Surelerin İniş Sırası

Surelerin İniş Sırası

Surelerin iniş sırası hakkında büyük âlimlerin güvendiği rivayetler bulunmaktadır ve bu rivayetlerin çoğu İbn-i Abbas tarafından nakledilmiştir.

Örneğin İbn-i Vazih Yakubi olarak tanınan Ahmed b. Ebi Yakup Kâtibi'nin kendi tarih kitabında Muhammed b. Salih Kelbi, onun da Ebi Salih ve onun da İbn-i Abbas'tan naklettiği rivayet gibi yahut İbn-i Nedim olarak tanınan Muhammed b. İshak Verrak (ö: 385.h) el-Fihrist adlı kitabında naklettiği rivayet ya da Mecmeu'l-Beyan tefsirinin sahibi Allame Tabersi'nin kendi üstadı Ebu Muhammed Mehdi b. Nezzar Hüseyni Kâini,

o da hicri beşinci yüzyılın büyük âlimlerinden, hafız Abdullah b. Ahmed (Hâkim Nişaburi) Şevahid-ut Tenzil adlı kitabında İbn-i Abbas'ın surelerin iniş sırasıyla ilgili rivayetini nakletmiştir. Aynı şekilde üstad Ahmet Zahid el-İzah kitabından rivayet nakletmektedir.

İlk Kuran ilimleri araştırmacısı İmam Bedreddin Ez-Zerkeşi (ö: 794.h) el-Burhan adlı kitabında (773 yılında kaleme almıştır) iniş sırası ile ilgili ayrıntılı bir rivayete yer vererek, şunları yazmıştır:

"Kuran surelerinin iniş sırası budur ve güvenilir rivayetler bunun üzerinde karar kılmıştır." Son olarak Celaleddin Suyuti (ö: 911.h) el-İtkan adlı Kuran ilimleri dalındaki eserinde İbn-i Abbas'tan nakledilen rivayetlere yer vermiştir.

Kendisi iniş sırasıyla ilgili ibn-i Abbas'ın rivayetini tamamlayan Cabir b. Zeyd'ten de rivayet nakletmektedir.

Allame Tabersi ile birlikte başka araştırmacılar, surelerin iniş sırasına riayet hususunda her surenin başlangıç kısmını ölçü olarak kabul etmişlerdir.

Alak suresinin ilk beş ayeti nazil olduktan sonra diğer birkaç sure nazil oldu ve daha sonra surenin geri kalan kısmı indi. Müddessir, Müzemmil ve diğer bazı sureler bu şekilde nazil olmuştur Bu yüzden Alak suresi Kuran'ın ilk suresi olarak kabul edilmektedir. Bunu Tabersi Mecmeu'l-Beyan, Ahmed Zahid de el-İzah kitabından naklediyor.

Surelerin iniş sırasının belirlendiği İbn-i Abbas'ın rivayeti ve onun rivayetini tamamlayan Cabir İbn-i Zeyd'in rivayetine göre Kuran surelerinin iniş sırasını şöyledir:

 

Surenin Adı

İniş Sırası

Resmi Sıra

Surenin Adı

İniş Sırası

Resmi Sıra

Alak

1

96

Sebe

58

58

Kalem

2

68

Zümer

59

59

Müzemmil

3

73

Mümin

60

60

Müddessir

4

74

Fussilet

61

61

Fatiha

5

1

Şura

62

62

Tebbet

6

111

Zuhruf

63

63

Tekvir

7

81

Duhan

64

64

Ala

8

87

Casiye

65

65

Leyl

9

92

Ahkaf

66

66

Fecr

10

89

Zariyat

67

67

Duha

11

93

Ğaşiye

68

68

İnşirah

12

94

Kehf

69

69

Asr

13

103

Nahl

70

70

Adiyat

14

100

Nuh

71

71

Kevser

15

108

İbrahim

72

72

Tekasür

16

102

Enbiya

73

73

Maun

17

107

müminun

74

74

Kafirun

18

109

Secde

75

75

Fil

19

105

Tur

76

76

Felak

20

113

Mülk

77

77

Nas

21

114

Hakka

78

78

İhlâs

22

112

Mearic

79

79

Necm

23

53

Nebe

80

80

Abese

24

80

Naziat

81

81

Kadir

25

97

İnfitar

82

82

Şems

26

91

İnşikak

83

83

Buruc

27

85

Rum

84

84

Tin

28

95

Ankebut

85

85

Kurayeş

29

106

Mutaffifin-2

86

86

Karia

30

101

Bakara

87

87

Kıyamet

31

75

Enfal

88

88

Hümeze

32

104

Ali İmran

89

89

Mürselat

33

77

Ahzab

90

90

Kaf

34

50

Mümtenihe

91

91

Beled

35

90

Nisa

92

92

Tarık

36

86

Zilzal

93

93

Kamer

37

54

Hadid

94

94

Sad

38

38

Muhammed

95

95

Araf

39

7

Rad

96

96

Cin

40

72

Rahman

97

97

Yasin

41

36

İnsan

98

98

Furkan

42

25

Talak

99

99

Fatır

43

35

Beyyine

100

100

Meryem

44

19

Haşr

101

101

Taha

45

20

Nasr

102

102

Vakıa

46

56

Nur

103

103

Şuara

47

26

Hac

104

104

Neml

48

27

Münafikun

105

105

Kısas

49

28

Mücadele

106

107

İsra

50

17

Hucurat

107

107

Yunus

51

10

Tahrim

108

108

Hud

52

11

Cuma

109

109

Yusuf

53

12

Tağabun

110

110

Hicr

54

15

Saff

111

111

Enam

55

6

Fetih

112

112

Saffat

56

37

Maide-3

113

113

Lokman

57

31

Tevbe

114

114

                   
 

Anlaşmazlığa Düşülen Sureler

Zerkeşi ve Tabersi'nin naklettiğine göre, Mekkî ve Medenî sureler hakkındaki cetvel İbn-i Abbas'ın rivayetine göre hazırlanmış, Cabir b. Zeyd'in rivayeti ile İbn-i Abbas'ın rivayeti düzeltilip tamamlanmıştır.

Mekkî ve Medenî oluşuna dair otuz sure hakkında farklı görüş bulunmaktadır.

1- Fatiha Suresi: Mücahit bu sureyi Medenî bilmektedir. Fakat bu doğru değildir, çünkü Mekkî olan "Hicr" suresinde, Fatiha suresine işaret edilerek şöyle denilmiştir:

"Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi ayeti ve yüce Kuran'ı verdik." Hz. Ali de (a.s) Fatiha suresi hakkında şöyle buyurmaktadır: "Fatiha suresi arşın altındaki bir hazineden Mekke'de nazil oldu." Hüseyin b. Fazl diyor ki: "Mücahid'in bu görüşü çok yanlıştır; çünkü o bütün âlimlerin ortak görüşüne aykırı söz söylemiştir."

2- Nisa Suresi: Nuhhas, Nisa suresini Mekkî bilmektedir ve delil olarak şu ayeti getiriyor: "Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi emrediyor" Bu doğru değildir; çünkü birincisi bir ayet, tüm sure için ölçü değildir ve ikinci olarak surelerin hicretten sonraki inişi Medenî olması için bir kriterdir.

3- Yunus Suresi: Bazıları İbn-i Abbas'ın bu sureyi Medenî olarak kabul ettiğini nakletmişlerdir, oysa bu surenin Mekkî olduğu hakkında yine ondan birçok rivayet bulunmaktadır.

4- Râd Suresi: Eski âlimlerden Muhammed Said Kelbi ve günümüz âlimlerinden Seyyid Kutup bu sureyi Mekkî bilmektedirler. Delil olarak da surenin içeriğinin Mekkî surelere benzediğini getirmişlerdir.

Lakin iniş sırası hakkındaki rivayetler, sureyi Medenî olarak zikretmişlerdir, diğer taraftan sert üslup sadece Mekkî surelere has değildir, Bakara gibi bazı Medenî surelerde de buna rastlamaktayız.

Hicr, 87.

Kendi zamanında büyük bir tefsir âlimiydi ve bu hususta öncü kabul ediliyordu. İbn-i Tahir'in hicrî 217 senesinde Nişabur'da kendisi için satın aldığı evde fıkıh ve Kur'an eğitimi veriyordu.

Fıkhi konularda halk tarafından muracaat ediliyordu. Hicrî 282 senesinde 104 yaşında vefat etti ve sonraları onun kabri ziyaretgâh oldu.

el-İtkan, c. 1, s. 130.

Nisa, 58.

5- Hac Suresi: Ebu Muhammed Mekkî b. Ebi Talip bu sureyi Mekkî olarak kabul etmiş ve delil olarak da garanik olayına değinilen 52. ayeti getirmiştir. Bu görüş iki nedenden dolayı, doğru değildir: Birincisi; garanik olayı yalan ve düzmece bir hikâyedir, ikincisi; bu surenin içeriği Mekkî oluşla uyum arz etmektedir.

6- Furkan Suresi: Müfessirlerin geneli ve iniş sırasını bildiren rivayetler, bu sureyi Medenî kabul etmektedir, fakat Dahak buna rağmen sureyi Mekkî bilmiştir.

7- Yasin Suresi: Bazılarının bu sureyi Medenî bildikleri nakledilmiştir, ama kimlerin ve ne delile dayanarak böyle dediği belli değildir.

8- Sad Suresi: Şaz ve belirsiz bir söze dayanarak Medenî bilenler olmuştur.

9- Muhammed Suresi: Bazıları icmanın aksine Mekkî kabul etmişlerdir.

10- Hucurat Suresi: Bazıları icmanın aksine Mekkî kabul etmişlerdir

11- Rahman Suresi: Seyyid Kutup üslup ve içeriğine dayanarak, Celaleddin Suyuti de Hâkim'in Müstedrek'i ve Müsned-i Ahmet'te nakledilen iki rivayete dayanarak Mekkî bilmektedir.

Fakat bazı delillere göre bunu kabul edemeyiz; surenin içeriği tek başına surenin Mekkî veya Medenî oluşunu ispatlamaz. Ayrıca surenin Mekkî olduğuna dair Hâkim'in beyanı açık ve net değildir, Müsned-i Ahmet'te de nakledilen hadisin senedi zayıftır.

Üçüncü delil olarak, surelerin iniş sırasını bildiren sahih rivayetlerin hepsinde bu sure Medenî olarak kabul edilmiştir.

12- Hadid Suresi: Bazıları bu surenin Mekkî olduğunu söylemişlerdir, çünkü Ömer Mekke'de bu surenin yazılı olduğu kâğıdı kız kardeşinin evinde okuyarak Müslüman olmuştu. Bu görüş de Ömer'in Müslüman olmasına neden olan surenin hangisi olduğu hakkındaki farklı nakiller nedeniyle kabul edilemez.

Müfessirlerin geneli Hakka suresini kabul etmektedirler ama bazılarına göre de Taha suresiydi.

13- Saf Suresi: İbn-i Hazm meşhur görüşün ve iniş sırasının bildirildiği rivayetlerinin aksine Mekkî bilmektedir.

14- Cuma Suresi: Tertip rivayetleri ve bu konuda var olan ortak görüşün aksine bazıları bu sureyi Mekkî olarak kabul etmiştir, fakat kim olduğu belli değildir.

15- Tebağun Suresi: İbn-i Abbas'ın bu sureyi Mekkî kabul ettiği nakledilmiştir, ama bu iddia İbn-i Abbas'tan nakledilen diğer rivayetlere ters düşmektedir.

16- Mülk Suresi: Bazıları sureyi Medenî olarak kabul etmişlerdir. Bu görüş ulemanın bu sure hakkındaki icmasına aykırıdır.

17- İnsan Suresi: Abdullah b. Zubeyr ve Ehli Beyt'in faziletini inkâr edenler bu sureyi Mekkî olarak nitelendirmişlerdir. Bu şekilde surenin iniş sebebi olan Ehli Beyt'in esrileri, fakirleri ve yetimleri doyurma olayını inkâr etmiş olsunlar.

Seyid Kutup da surenin içeriğine dayanarak Mekkî bilmiştir. Bunların karşısında Hafız Haskani şöyle diyor: "Nasibilerden bazıları Ehlibeytin faziletini inkâr etmek için:

"Müfessirler bu surenin Mekkî olduğun hususunda ortak görüşe sahiptirler" demişlerdir. Bunlar hangi icma ve ortak görüşten bahsediyorlar? Hâlbuki müfessirlerin geneli bu sureyi Medenî kabul etmiştir." Allame Tabersi'nin bu surenin Medenî oluşuna dair çok güzel bir araştırması bulunmaktadır. Sonuçta bu sure kesinlikle Medenîdir ve bunun için en önemli delil selefi salihinden nakledilen rivayetlerdir.

18- Mutaffifin Suresi: Yakubi şöyle diyor: "Bu sure Medine'de nazil olan ilk suredir, bazıları bu surenin Mekke ile Medine arasında nazil olduğunu söylemişlerdir." Fakat surelerin iniş sırasını bildiren tüm rivayetler bu surenin Mekke'de nazil olan son sure olduğunu söylemektedir.

19- A'la Suresi: Bazıları bu sureyi Medenî saymışlardır, çünkü: "Kendisini kötülüklerden arındıran, Rabbinin adını anıp namaz kılan, felaha erer" ayeti bayram namazı hakkında nazil olmuştur.

Bu görüş doğru değil; çünkü ayette geçen namaz geneldir, sadece bayram namazıyla sınırlandıramayız ve eğer bazı rivayetlerde bayram namazı olarak geçmişse bu bir çelişki ifade etmez.

20- Leyl Suresi: Bazıları bu sureyi iniş sebebi hakkında var olan bir rivayete dayanarak Medenî kabul etmişlerdir.

21- Kadir Suresi: Bazıları bu sureyi Medenî olarak kabul etmişlerdir ve delil surenin inişi hakkında nakledilen şu rivayettir: "Peygamber (s.a.a) bir gün rüyasında maymunların minberine çıktığını gördü." Peygamber'in Mekke'de minberi yoktu, demek ki bu sure Medine'de nazil olmuştur.

Bu şekilde delil getirme çok esassız ve saçmadır; çünkü rüyada minber görmek mutlaka minber anlamının çıkarılacağına gelmemektedir.

22- Beyyine Suresi: Mekki b. Ebitalip bu surenin Mekkî olduğunu söylemiştir. Hâlbuki iniş sırasını bildiren rivayetler Medenî olduğunu belirtmektedir.

23- Zilzal Suresi: Bazıları sert üslûbundan dolayı bu sureyi Mekkî bilmişlerdir, lakin iniş sırası hakkındaki rivayetler Medenî bilmektedir.

24- Adiyat Suresi: Katade bu surenin Medenî olduğunu söylemiştir, delili ise zayıf bir rivayettir.

25- Tekasür Suresi: Celaleddin Suyuti bu surenin Yahudiler hakkında nazil olması nedeniyle Medenî bilmiştir. Ama ne surenin içeriği ve nede sure hakkındaki rivayetler surenin Yahudilere has olmadığını bildirmektedir.

26- Maun Suresi: Dehhak bu sureyi Medenî saymıştır, lakin iniş sırasını bildiren rivayetler aksini söylüyor.

27- Kevser Suresi: Bazıları Medine'de Peygamber'e (s.a.a) uykudayken indiği kanısındadır. Bu görüş doğru değildir, çünkü Peygamber'e uykudayken hiçbir sure inmemiştir. Ancak sonra nazil olacak bir sure yahut ayet Peygamber'e önceden uykuda bildirile bilir.

28- Tevhid Suresi: Suyuti bu surenin Medenî olduğunu tercih etmiştir, ama delil olarak kabul ettiği hadis bilinmemektedir.

29 - 30- Muvezzatan (Nas ve Felak suresi): Yakubi bu iki sureyi son Medenî sure olarak kabul etmiştir, lakin rivayetlerin çoğu tam tersini söylüyor.

Farklı Ayetler

Eski âlimlerden bir grubun yazdıklarına göre bazı ayetler surenin aksine bulunmaktadır. Yani Mekkî olan bir surede bazı ayetler Medenî ve Medenî olan bir surede bazı ayetler Mekkîdir.

Fakat bizim yaptığımız araştırmalara göre böyle bir durum söz konusu değildir, eğer bir sure Mekkîyse onun bütün ayetleri de Mekkidir ve eğer bir sure Medenîyse ayetlerinin hepsi Medenîdir. Bu kitapta örnek olarak birkaç ayete değineceğiz:

1- Bazıları Medenî olan Maide suresindeki şu ayeti Mekkî kabul etmiştir: "Artık bugün kâfirler dininizi söndürmekten ümitlerini kestiler. Öyleyse onlardan korkmayın, Benden çekinin.

İşte bugün sizin dininizi kemâle erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslam'ı beğendim" çünkü ayet Peygamber'e (s.a.a) Arafat'ta inmiştir.

Böyle düşünmelerinin nedeni ayetin Mekkî yahut Medenî oluşu için mekân kriterini kabul etmeleridir. Buna göre Mekke'de inen her ayet veya sure Mekkî,

Medine'de inen her ayet veya sure Medenîdir. Oysa Mekkî veya Medenî olması için kriter Peygamber efendimizin hicretidir, yani hicretten önce nazil olan Mekkî sonra nazil olan ise Medenîdir. Dolayısıyla bu ayet de Mekkî değil Medenîdir.

2- Bir diğer örnek, Tevbe suresinin şu ayetidir:

"(Kâfir olarak ölüp) cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, (Allah'a) ortak koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de inananlara.

İbrahim'in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Ne var ki, onun Allah'ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi."

Dediklerine göre bu ayet Mekke'de, Ebu Talib'in ölüm anında, onun için dua edeceği vaadinde bulunduğu esnada inmiştir. Bu söz Ebu Talib'in kâfir olarak öldüğünü göstermek isteyenlerin çabasıdır,

fakat ayetin bu konuyla hiçbir alâkası bulunmamaktadır ki daha önce buna değinerek ispatlamıştık. Doğru olan Tabersi'nin kendi tefsirinde yapmış olduğu açıklamalardır, o şöyle diyor:

"Müslümanlardan bazıları Mekke fethinden sonra Peygamber'den müşrik babaları için mağfiret talebinde bulunmayı istediler. Bunun üzerine yukarıdaki ayet nazil olarak, açıkça bu işten sakındırdı."

3- Bazıları Yusuf suresinin ilk üç ayetinin Medenî olduğunu söylemişlerdir. Celaleddin Suyuti bu görüşü zayıf kabul etmiştir, ama ilginçtir ki Ebu Abdullah Zencani gibi önemli bir âlim kabul etmiştir. Bu üç ayetin Medenî oluşuna delil olarak şunları söylemişlerdir: Mekke müşrikleri Yahudilerden Medine'de Peygamber'e Hz. Yusuf hakkında sorular sormalarını istediler, bunun üzerine ilk üç ayet yüce Allah tarafından indi.

Eğer surenin hepsi Mekke'de nazil olmuşsa giriş niteliği taşıyan ilk üç ayetin sonradan Medenîde nazil olmasının hiçbir anlamı yoktur. Bunun tam tersi olabilir yani Yahudiler Mekke'deki müşriklerden Hz. Yusuf hakkında soru sormalarını isteyebilirler ve bunun üzerine sure nazil olabilir.