Nasıh ve Mensuh Ayetler Ne Demektir?

Nasıh ve Mensuh Ayetler Ne Demektir?

Neshin sözcük anlamı; izale etmek, yok etmek, yer değiştirmek ve bir şeyi bir yerden başka bir yere taşımaktan ibarettir.

Mensuhun sözcük anlamı ise; izale edilmiş, yok edilmiş, nesh edilmiş.

Neshin kavramsal anlamına gelince; birleşmesi mümkün olmayan iki hükümden eski hükmün teşriî bir durumla ortadan kaldırılması ve yerine başka bir hükmün yürürlüğe geçirilmesidir. Başka bir ifadeyle şer'î bir delil ile başka bir şer'î hükmün kaldırılmasıdır. Bu kavramın ilk anlamında mülahaza edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bu hususlar sırasıyla şunlardır:

1- İster nasıh olsun ve isterse mensuh hükümden maksat, mükellefiyet ve hukuk ile ilgili şer'î hükümlerdir. Bu yüzden şer'î meseleler dışında meydana gelecek herhangi bir değişim konumuzun dışında kalmaktadır.

2- İki hükmün ortak bir paydada birleşmemesinden kasıt ise eski ve yeni hüküm arasında uyuşmazlığın bulunmasıdır ki buna örfte külli farklılık denilmektedir. Eğer iki hükmün bir arada ve beraberce devam ve bekası mümkünse bu durumda nesh gerçekleşmez. Örneğin eski hüküm genel ve yeni hüküm mukayyet olursa, sonradan gelen hüküm önceden gelen hükme kayıt getirir. Bu durumda ikinci hüküm nasıh değil mukayyittir (sınırlayıcıdır). Yani eski hükmün uygulama alanını daraltmakta, lakin onu tamamen ortadan kaldırmamaktadır. Bu durum nesh dairesinin dışında kalan ve bilinen örfi bir birleşmedir. Nesh ile tahsis arasındaki fark şudur: Nesh, herhangi bir konunun kapsamına giren ilgili tüm bireylerden hükmü kaldırmaktır. Tahsis ise; konuyu insanlardan bazılarıyla sınırlı kılmaktır.

Ayrıca Kur'ân'da muhkem olan ayetlerin yanında hükmü geçersiz kılınmış olan ayetlerin varlığının kabulü durumunda nesh konusunun beyan edilmesinin önemi ayan olur. Bu yüzden Kur'ânî ilimler konusunda uzman olan ve araştırma yapan kimsenin, mensuh olan ayetleri bilmesi ve bunları muhkem ayetlerden ayırması gerekir. Yani Kur'ân'dan fıkhî hükümleri çıkarmaya çalışan bir fakih veya Kur'ânî ilimler üzerinde araştırma yapmak isteyen bir mütekellimin muhkem ve mensuh ayetleri birbirinden ayırabilmesi lazım. Bir fakih fetva vermek veya bir hâkim hüküm çıkarmak istediğinde nasıh ve muhkem olan ayetleri birbirinden ayırt edebilmeli ve bunlardan hüküm çıkarırken agah davranmalı.

Ebu Abdurrahman Sülemî diyor ki: "İmam Ali (a.s) Kufe kadılarından biriyle karşılaştı. Kendisine "Nasıh ve mensuh ayetleri birbirinden ayırabiliyor musun?" dedi. Kadı "Hayır, bilmiyorum." dedi. İmam "Öyleyse hem kendini, hem de başkalarını yakmışsın." dedi."

İmam Sâdık (a.s) Kufe şehri fakihlerinden birine dedi ki: "Sana Irak halkının fakihi diyorlar, değil mi?" Evet öyledir, dedi. İmam sordu "Fıkıhta hangi kaynaktan yararlanıyorsun?" Fakih Allah'ın kitabından ve Resulünün sünnetinden yararlanıyorum, dedi. İmam; "Peki Allah'ın kitabını biliyor musun? Örneğin nasıhı mensuhtan ayırabiliyor musun?" Fakih, Evet, dedi. İmam buyurdu; "Oldukça geniş bir ilmî iddiada bulundun. Bu ilmi Allah ancak seçkin kullarına bırakmıştır." Tabi ki bu rivayetlerde nasıh ve mensuh kavramları genel anlamda ele alınmıştır. Yani takyit ve tahsisi de kapsamına almaktadır. Şu anlamda; sonradan gelen hüküm daha önceki ilgili hükümde ister külli olsun, ister cüz'i herhangi bir değişikliğe yol açmışsa, gelen yeni hüküm nasıh konumundadır. Gördüğümüz gibi genel veya mutlak anlam taşıyan ayetlere bir kayıt ve tahsisin konulup konulmadığı araştırılmadan bu ayetlerle amel edilmesi caiz değildir. Mensuh olan ayetler ile amel edilmemesi gibi.