İmam Hüseyin'in Yüzüne Nasıl Bakacaksın?

İmam Hüseyin'in Yüzüne Nasıl Bakacaksın?

"Vay o namaz kılanların haline ki kıldıkları namazdan gafildirler." (Maun-5)

"Vay o namaz kılanların haline ki kıldıkları namazdan gafildirler." (Maun-5) 
 
Peygamberimiz, mescide girdiğinde gözü namaz kılmakta olan bir gence iliişti. Oldukça hızlı bir şekilde namaz kılıyordu. Yanındakiler: Ey Allah'ın Resulü, şu gencin namazına mı bakıyorsunuz, diye sordular. 
Peygamberimiz: Onun yapmakta olduğu şeye namaz demeyin, dedi; Zira o namaz kılmıyor. Tıpkı kargalar gibi, adeta yerden tane topluyor!
 
Azizler! 
 
Hepimiz Peygamberimizin  şu hadisini duymuşsunuzdur. Gayet açık ve net: Namaz dinin direğidir, eğer o kabul olursa bütün amelleriniz kabul olur. 
Kendi namazım hakkında iddialı değilim ama etrafta gördüğümüz namazlar hakkında bir itirafta bulunmak gerekirse, büyük çoğunluğu risk altında.
Namaz öyle bir ibadettir ki hatta içinde yanlışlık yapsanız bozmaya hakkınız yoktur. Sadece müstehap olarak bir yerde namazınızı bozabilirsiniz. O da tekbir getirip namaza başladığınızda, henüz rükua gitmemişseniz, ezan ve kamet okumadan namaza başladığınızda hatırlasanız, ancak o zaman ezan ve kamet okumak için bunu yapabilirsiniz. Niceleri ezan ve kamet okumadan namaz kılıyorlar.
Bunu da geçelim, ardından namazında takibat amellerini (namazdan sonra yerine getirilmesi müstehap olan ameller) yerine getirmiyorlar.
Takibatın en kısa ameli Hz. Fatıma (s.a) Tespihatı'dır. Bunu da yapmıyorlar... Başlangıç amelleri ve bitiş amelleri yapılmıyor!
 
Eğer evliyaullah bir yere varmış, ilahi makamlar elde etmişlerse bunu namazla elde etmişlerdir. Şu an Hz. Masume'nin türbesinde yatmakta olan bir Allah dostunun ölümünden bahsedeyim size...
Oğlu diyor ki: Bir gün babamın odasına girdim. Biriyle konuşuyor sanmıştım. İçeri girdiğimde kendi kendine konuşuyordu. "Baba, odada kimse yok, kimle konuşuyorsun?" dedim. "Azrail'le dedi. Şaşırdım. "Ne dedi?" diye sordum. "Hal-hatır sormak için gelmiş" dedi. Azrail ölüm anında gelmiyor mu? diye sordum. "Ona ne zaman öleceğimi de sordum. Önümüzdeki hafta, pazar günü, sabahleyin saat 10'da öleceğimi söyledi" dedi. Yaşlılıktan babamın halüsinasyon gördüğünü düşüdüm. "Ama önümüzdeki haftaya kadar bekleriz, eğer o tarihte ölürse ancak o zaman inanırım" diye de içimden geçirdim. Nihayet o hafta gelmişti. 10'a birkaç saat kala babam bütün yakınlarıyla görüştü, hepsinden helallik aldı, sonra da odasında inzivaya çekildi. Ben, merak içinde odasına girdim. Kıbleye doğru uzanmış, üzerine kadife bir battaniye örtmüş, "La ilahe illallah" zikrini tekrarlıyordu. Usanmadan zikirlerini saydım. Tam 12 bin kez bu zikri söyledi. Nihayetinde seslerin kesildiğini görünce saate baktım. Saat tam 10'du. Battaniyeyi kaldırıp bedenine dokundum. "Baba, baba!" diye seslendim. Cevap vermiyordu. O an öldüğünü anladım.
 
Birkaç gün sonra ev halkı  vasiyetnamesini açıp okudu. Şöyle yazıyordu: "Oğlum! Vasiyetnamemi yazdığım bugün, ömrümden tam 98 yıl geçmiş oluyor. Altı yaşımdayken namaza başladım. Bütün namazlarımı ilk vakitte kıldım. Yani amel defterimde 92 yıllık bir namaz var. Ama Peygamberimizin 'Eğer o kabul olursa diğer amelleriniz de kabul olur' cümlesi beni hep tedirgin ediyordu. Onun korkusuyla bütün namazlarımı üç kez tekrarladım. Yani tüm 92 yıllık namazlarımı 3'er kez kıldım. Biri kabul olmazsa diğeri, o kabul olmazsa üçüncüsü kabul olsun istedim. Elimden bu geliyordu, onu yaptım. Artık her şey Allah'ın keremine kalmış...
 

 

 Azizler!
Bir insanda haya olmalı; İmam Hüseyin'in (a.s) meclislerine katılıp da namaz kılmayan bir kimse acaba o gün ne yapacak?
Kerbela'da, savaş meydanının ortasında namaz kılan Hüseyin'e baktıklarında ne diyecekler? 

 

O Hüseyin, savaş meydanına gitmeden önce Hz. Zeynep'in yanına gelerek: "Kardeşim, gece namazında bana dua et" demişti. 
İmam Zeynelabidin (a.s) der ki: Aşura sonrasında, Şam-ı Gariban gecesinde Halam Zeynep'i gece namazı kılarken görmüştüm. O gece halam, belaların ağırlığından namazı oturarak kılmıştı...
 
Hüccetuülislam Üstad Alevi'nin Sohbetinden