Kur'an Nasıl Nazil Olmuştur?

Kur'an Nasıl Nazil Olmuştur?

“Ramazan ayı Kur’an’ın nazil edildiği aydır.”

Kur’an-ı Kerim nasıl nazil olmuştur? Kadir Gecesi’nde Kur’an’ın tamamı bir anda (def’i) mı ya da tedrici mi nazil olmuştur? Tıpkı Kur’an ayetleri gereği Kadir Gecesi tekrar etmektedir; acaba bu tekrardan maksat nedir? Acaba her “Leyletü’l Kadir”‌de Kur’an nazil olur mu?

Bu soruların esası iki konuya dönmektedir; birincisi Kur’an-ı Kerim hangi şekilde inmiştir? İkincisi, Kadir Gecesi’nin tekrar edilmesinin rolü nedir?

Kur’an-ı Kerim’in nüzulü hakkında Allah-u Teâlâ Mübarek Bakara Suresi’nde şöyle buyurmuştur:

“Ramazan ayı Kur’an’ın nazil edildiği aydır.”‌[1]

Sonra İnsan Suresi’nde şöyle buyrulmaktadır: “Biz onu mübarek bir gecede indirdik.”‌[2]

Son olarak Kadir Suresi’nde de şöyle buyrulmuştur: “Biz o(Kur’an)nı Kadir gecesinde indirdik.”‌[3]

Bu ayetlerden bu mübarek gecenin, Ramazan Ayı’nda olduğu, aynı şekilde Kadir Gecesinin bu ayda karar kılındığı ve sonuç itibariyle Kadir Gecesinde de Kur’an’ın indiği anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan Kur’an-ı Kerim, Peygamber (s.a.a)’in 23 yıllık nübüvvet döneminde inmiştir. Nitekim bazıları, Peygamber (s.a.a)’e Kur’an’ın bir defada def’i olarak inmediği için itiraz etmişlerdir: “İnkâr edenler: ‘Kur’an, ona bir defada indirilmeli değil miydi?’ dediler.”‌[4] O halde Kur’an bir defada ve bir yerde nazil edilmemiştir. Allah-u Teâlâ bu hakikatin altını çizerek şöyle buyurmuştur:

“Biz onunla senin kalbini sağlamlaştırmak için onu böyle (parça parça indirdik) ve onu ağır ağır okuduk.”‌[5]

Bu esas üzerine, bir yönden Kur’an’ın tamamı Kadir Gecesinde ve mübarek Ramazan Ayında indirilmiş ve diğer yönden tıpkı kesinlik içeren İslam tarihi verisine göre Kur’an-ı Kerim’in nüzulü 23 yıl devam etmiştir. Bunun yanında, bazı ayetler, Kur’an’ın bir defada indiğine işaret etmektedir.

Diğer bir konu: Yakinen Kur’an’ın inişindeki ihtilaf çelişkiyle sonuçlanmaz ve kesinlikle bu ihtilafın halledileceği bir yol vardır; zira böyle bir ihtilaf Kur’an’da söz konusu değildir; nitekim Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Eğer Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, onda birbirini tutmaz çok şey bulurlardı.”‌[6]

Kur’anî delillerin bir kısmı, Kur’an’ın bir defada (def’i)  indirildiğine işaret ederken diğer bir kısım deliller ise Kur’an’ın tedrici olarak indiğine işaret etmektedir ve diğer bir delil de Allah’ın sözünde ihtilafı nefyetmektedir. O halde ayetlerin hepsi birbiriyle uyum içindedir ve bizim bu uyumu derk etmemiz gerekmektedir.

Kur’an ayetleri arasındaki uyumun sağlanması için çeşitli yönler açıklanmıştır:

1- Kur’an’ın tamamı Kadir Gecesinde “Beytü’l Ma’mur”‌ ya da “dünya semasın”‌da inmiştir; o zaman Kur’an’ın tedrici nüzulü, Beytül Ma’mur’dan tabiat âlemine doğru şekillenmiştir. O halde Kur’an’ın def’i nüzulü, dünya semasına doğru ve tedrici nüzulü ise dünya semasından Beytü’l Ma’mur ve tabiat âlemine doğrudur.[7]

2- Bazıları Kur’an-ı Kerim’in Beytu’l Mamur’a nazil olduğunu ve nüzulünün de tedrici olduğunu söylemişlerdir; buna göre her sene Kadir Gecesinde yılın tamamında ayetler tedrici bir surette nazil olmakta ve def’i olarak da Beytu’l Mamura inmektedir.[8]

3- Bazıları da meselenin halledilmesinde görüş bildirerek şöyle demişlerdir: “Kur’an’ın nüzulü Kadir Gecesindedir; yani Kur’an’ın tedrici nüzulünün başlangıcı Kadir Gecesidir”‌[9]; başka bir ifadeyle, uzunluk içeren her zaman diliminin bir başlangıcı vardır ve Kur’an’ın nüzul başlangıcı da Kadir Gecesi’dir, her ne kadar meb’as gecesinde (Efendimiz’in peygamberlikle görevlendiği zaman) Alak Suresi’nin birkaç ayeti inmiştir; ancak Kur’an Kadir Gecesinde sürekli inmeye başlamıştır.[10]

4- Konunun toparlanabileceği derin görüş de şöyledir: Kadir Gecesinde Kur’an’ın tamamı tafsili keşfin bizzat kendisi olarak icmali varlığıyla Peygamber (s.a.a)’in tertemiz kalbine nazil olmuş ve daha sonra tafsili olarak inmesi 23 yıl sürmüştür.[11]

Söylenen bu şekillerin her birinin çeliştiği bir nokta vardır; zira Kur’an-ı Kerim’in Bakara ve diğer surelerinde nüzul şekli açıklanarak şöyle buyrulmuştur: “Bu Kitap insanların hidayeti için nazil olmuştur.”‌ Eğer insanların hidayeti için nazil olmuşsa insanların anlayacağı bir düzeyde insanlara ulaşması gerekir; o halde Beytu’l Ma’mur’da inen ve orada kalan bir kitabın insanların hidayeti için indiğini söylememiz doğru olamaz.

Diğer taraftan “Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidayeti, doğruyu ve yanlışı ayırt edip açıklayan Kur’an’ın indirildiği aydır”‌[12] ayetinin zahirinden Kur’an’ın tamamının, bir arada insanların hidayeti için indirildiği anlaşılmaktadır; zira yalnızca tabiat âleminde Peygamber (s.a.a)’e inen bir Kitabın insanların hidayeti için olduğu söylenebilir. O halde Kur’an, “Bir anda - Def’eten vahideten”‌ ve “Tam olarak - cümleten vahideten”‌ Kadir Gecesinde Peygamber (s.a.a)’in tam bir nurla insanlara hidayet etmesi için onun tertemiz kalbine indirilmiştir. Kur’an’ın tedrici nüzulü ise 23 sene sürmüştür.[13] Bu yaklaşım Kur’an’ın bir defada inmesiyle tedrici inmesini birleştirebilir.

Kadir Gecesi konusunda, Ehl-i Sünnet’in bazıları Kadir Gecesini nefyetmiştir. Kurtubi, “Camiu’l Ahkamu’l Kur’an”‌[14] adlı kitabında bu sözü nakletmiştir; elbette bu söz doğru değildir ve her yıl, Kadir Gecesi vardır. Merhum Kuleyni (r.a) “Usul-ü Kâfi”‌ kitabında İmamlar (a.s)’dan şöyle nakletmiştir:

“Siz Kadir Suresini delil gösterin; zira her sene Kadir Gecesinin olduğu Kadir Suresinde gelmiştir.”‌[15]

Kadir Gecesinde melekler “Ruh”‌un (Cebrail -a.s-) eşliğinde hüküm ve emirlerin tamamını yeryüzüne getirerek bir kişiye takdim ederler. Sıradan birinin meleklere ev sahipliği yapıp hükümleri alamayacağı için yeryüzünde hazır olan yani asrın velisi Hz. Mehdi (a.f) meleklerin ev sahipliğini yapar ve takdir edilmiş işleri devralır.

Kur’an’ın Kadir Gecesinde taze bir zuhuru vardır. Gerçekte Kadir Gecesinde meleklerin kendileriyle birlikte indirdikleri ve Kur’an’ın müjdeleyip korkuttuğu haberlerden başkası değildir. Melekler hüküm ve emirleri ehline ısmarladıktan sonra akli tahlil ve Kur’anî maarifleri bildirirler.

Meleklerin indiği kimse İmam (a.s)dır. Elbette şeriat sahibi olma hadisesi söz konusu değildir; zira şeriat Peygamber Ekrem (s.a.a)’e hastır ve onun vefatıyla sona ermiştir; ancak insan-ı kâmil ve masum olan İmam; melekleri derk eder, onların mesajını anlar, ilahi gaip ilminden haberdar olur, o sene içinde gerçekleşecek müjdeli ve korkutucu haberleri tanır ve onun izniyle tabiat âlemindeki işler gerçekleşir.

Buna binaen Kadir Gecesinin Kur’an’la birebir irtibatının olduğu söylenebilir; bu sebeple her yılın Kadir Gecesi vardır ve ilahi müjdeler, ilahi sakındırmalar ve ilahi haberler Kadir Gecesinin akabinde yer alır.


[1] Bakara Suresi /185.

[2] Duhan Suresi /3.

[3] Kadir Suresi /1.

[4] Furkan Suresi /32.

[5] Furkan Suresi /32.

[6] Nisa Suresi /82.

[7] Mecmeu’l Beyan, c. 1–2, s. 497; el–Mizan, c. 2, s. 15.

[8] Mecmeu’l Beyan, c. 1–2, s. 497; el–Mizan, c. 2, s. 15.

[9] Bkz. el-Mizan, c. 2, s. 16.

[10] Revzu’l Cenan, c. 3, s. 30.

[11] Bkz. el-Mizan, c. 2, s. 16–17.

[12] Bakara Suresi, 185.

[13] Bkz. el-Mizan, c. 2, s. 15.

[14] Camiu’l Ahkamu’l Kur’an, c. 10, s. 120.

[15] el-Kafi, c. 1, s. 245.